12 Eylül 2010 Pazar
Her şey yaklaşık 1 ay kadar önce bir gün Çağların beni telefonla arayıp bayramda Gökçeadaya bisiklet ile tur yapmak istiyorum katılırmısın demesi ile başladı. Nasıl gideceğiz diye sordum. Arife günü çıkıp 1 günde eceabat a gideceğiz. Kabatepeden feribot ile adaya geçeceğiz, adayı turladıktan sonrada bayramın son günü döneceğiz dedi. Peki İstanbul Eceabat arası kaç km deyince 350 km dedi.
Arife günü sen çalışıyorsun o günden hayır yok, Pazar günü ise referandum var o günüde geç dedim. Bize sadece 3 gün kalıyor. 1. Gün 350 km gideceğiz, 2. Gün adayı turlayacağız ki söylediğine göre 90 km ve 3. Gün tekrar 350 km yol yapacağız üstelik o kadar yükle. Ben yaşlı bir insanım ve koştura koştura o kadar gitmeyede hiç gerek yok o tur olmaktan çıkar diye itiraz ettim. Bu hafta sonu Kömür Limanına gideceğim dönüşte sana yol hakkında bilgi veririm dedim.
Geldiğimde yolun Kazdağları tepesinden itibaren geliboluya kadar hemen hemen hiç emniyet şeridi olmayan gidişli gelişli bir yol olduğunu ve İstanbuldan Eceabata 1 günde gidersek burasını gece geçeceğimizi, bununda hayati tehlike taşıdığını söyledim. Sonunda eğer hafta başından izin alabilirse turu 1 haftaya yaymayı aksi halde araba ile kumbağa gidip tura oradan başlamayı kararlaştırdık.
Ben bu arada Gökçeada hakkında bilgi tğplamaya başladım. Çağlarsa 1 hafta önce adaya masa tenisi turnuvası için gitti ve bahaneyle bir ön keşif yapmış oldu.